Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun Esas: 2018/240 ve Karar: 2020/43 vermiş olduğu karar

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2018/240 Esas 2020/43 Karar Sayılı İlamı
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2018/240
Karar No: 2020/43
Karar Tarihi: 21.01.2020
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2018/240 Esas 2020/43 Karar Sayılı İlamı
Hukuk Genel Kurulu 2018/240 E. , 2020/43 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “sözleşmenin feshi, tapu iptal ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Bakırköy 11. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 23. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü.
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili 12.03.2008 harç tarihli dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı ... arasında 16.05.1992 tarihli adi yazılı “Daire Karşılığı İnşaat Sözleşmesi” başlıklı sözleşme ile müvekkilinin maliki bulunduğu 1121 Ada 18 Parsel sayılı taşınmaz üzerindeki inşaat yapımının davalı ... tarafından üstlenildiğini, müvekkilinin bu sözleşmeye dayanarak taşınmazdaki hissesini davalı ...’a devir ve temlik ettiğini, karşılığında da davalı yüklenicinin binayı anahtar teslimi olarak müvekkiline teslim etmeyi taahhüt ettiğini, davalı yüklenicinin hisseli olan dava konusu taşınmaz üzerinde sözleşme gereğince edimini ifa etmediğini, binanın ruhsatının bulunmadığını, 3194 sayılı İmar Kanunu’na aykırı olarak kaçak yapı oluşturulduğunu, davalı yüklenicinin inşaatı yarım bıraktığı gibi diğer davalılara da taşınmazdan hisseler verdiğini, davalıların bir kısmının sadece hissesi olup karşılığında bağımsız bölümü dahi olmadığını, bu davalılar tarafından izaleyi şuyu davası açıldığını ve taşınmazın tümünün satış işlemlerine başlanıldığını, davalının geçersiz akit ile müvekkilden devir aldığı hissesinin ve yine yüklenicinin edimine halef olan yükleniciden pay alan diğer davalıların hiçbir şekilde iyi niyet iddiasının dinlenemeyeceğini, yükleniciden pay alan diğer davalıların söz konusu payı hak edebilmelerinin yüklenicinin edimini sözleşme gereğince ifası koşuluna bağlı olduğunu ileri sürerek 16.05.1992 tarihli sözleşmenin feshine, davalı müteahhidin sözleşme edimlerini yerine getirmeden diğer davalılara devretmiş olduğu payın iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5.1. Davalı ... 02.03.2009 tarihli cevap dilekçesinde; sağlık sorunları ve maddi sıkıntılar sebebiyle inşaatı tamamlayamadığını, kendisinden daire alanların tümünün parasını iade etmesine rağmen yazılı bir belge vermedikleri gibi tapularını da iade etmediklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.
5.2. Davalı ... vekili 20.10.2008 havale tarihli cevap dilekçesinde; davacının amacının açılan izaleyi şüyu davası ile kıymet takdiri sonucu yapılacak olan satışı engellemek olduğunu, kat karşılığı inşaat sözleşmesinin gerekli olan şekil şartlarını taşımadığını, davanın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini istemiştir.
5.3. Davalı ... vekili 05.11.2009 havale tarihli davaya ve bilirkişi raporuna beyan dilekçesinde; yapıldığı belirtilen adi yazılı sözleşme tarihinde davacının dava konusu taşınmazda hissesinin bulunmadığını ve malik sıfatının olmadığını, davacının 1121 Ada 18 parsel sayılı taşınmazdaki 602/2400 hisseyi satış yoluyla 27.09.2000 tarihinde edindiğini, sözleşmenin şekil şartlarını taşımadığından geçersiz olduğunu, davacının amacının Bakırköy 9. İcra Dairesinin yapacağı satışı engellemek olduğunu, tapuya verilmiş bir şerh bulunmadığından davacının iyiniyetli hareket ettiğinden bahsedilemeyeceğini, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 1023. maddesi gereğince dava dışı İdris Bayır’dan satış yoluyla iktisap edilen ayni hakkın iptalini ve davacı adına tescilini talep etmenin hukuken mümkün olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
5.4. Davalı ... duruşmadaki beyanında davanın reddini savunmuştur.
5.5. Diğer davalılar usulüne uygun yapılan tebligata rağmen cevap dilekçesi sunmamış ve duruşmalara katılmamıştır.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:
6. Bakırköy 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 01.06.2010 tarihli ve 2008/87 E.,2010/188 K. sayılı kararı ile; alınan bilirkişi raporuna göre 16.05.1992 tarihli sözleşmeye istinaden yapı yapan müteahhit ...’ın projesiz, ruhsatsız, işlemsiz, kaçak bina yaparak istisna akdinin gereğini yerine getirmediği, tamamı kaçak olan binanın herhangi bir ekonomik değerinin bulunmadığı, sözleşmenin feshinin bu nedenle kabulünün gerektiği, davacının bir talebinin de; davalı ...’ın edimini yerine getirmeden kendisine devredilen ve diğer davalılara devrettiği hisselerin iptaline ilişkin olduğu, müteahhitten hisse alan kişilerin TMK’nın 2 ve 3. maddesindeki unsurları özellikle aramasının gerektiği, müteahhidin edimini yerine getirip getirmeyeceği hususunu öngörebilmeleri gerektiğinden, bu davalılar yönünden davanın kabulünün gerektiği, davalı ... ve ... açısından yapılan incelemede ise, celp edilen resmî akit tablolarında bu iki kişinin dava dışı İdris Bayır isimli kişiden hisse aldıkları anlaşıldığından TMK’nın 2, 3 ve 1023. maddesinin bu davalılar lehine oluştuğu, mahkemenin benzer bir dosyasında, Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 20.07.2006 tarihli ve 2006/3461 E., 2006/4647 K. sayılı ilamının da bu yönde olduğu, bu iki davalıyla ilgili açılan davanın ispat edilememesi nedeniyle reddi gerektiği gerekçeleri ile davanın kısmen kabulüne; 16.05.1992 tarihli harici daire karşılığı inşaat sözleşmesinin feshine, davacının ... ve ... aleyhlerine açmış olduğu davasının ispat edilememesi nedeniyle reddine, diğer davalılar yönünden açılan tapu iptal ve tescil istemlerinin kabulüne karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Bakırköy 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay 23. Hukuk Dairesince 09.05.2012 tarihli ve 2012/1909 E.,2012/3453 K. sayılı kararı ile;
“…1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı ..."ün temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2) Davacının temyiz itirazlarına gelince;
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca yüklenicinin sözleşmede kararlaştırılan tapu paylarına hak kazanabilmesi için inşaatı sözleşmesine, plan ve projesi ile imar mevzuatına uygun bir şekilde tamamlaması gerekir. Dava konusu uyuşmazlıkta ise sözleşme konusu inşaatın kaçak ve ruhsatsız olduğu ve yasal hâle getirilmesinin de mümkün bulunmadığı saptanmış bulunmaktadır. Belirtilen yasal sebeple yüklenicinin herhangi bir tapu devrine hak kazandığından bahsedilebilmesi mümkün değildir. İnşaatın devamı sırasında yükleniciye devredilen tapu payları ise avans niteliğinde olup, inşaatın kaçak olması sebebiyle daha önce tapuda yapılan pay devirlerinin haklı bir dayanağı kalmamıştır. Yükleniciden pay devralan üçüncü kişiler de, tapu devirlerinin inşaatın usulüne uygun biçimde gerçekleşmesi halinde geçerlilik kazanacağını bilmeleri gerektiğinden iyiniyetli olduklarını ileri süremezler. Bu durumda mahkemece, tapuda yükleniciden kayden pay temlik alan davalılar ... ve ..."e ait 4/120"er tapu paylarının da iptaline karar verilmesi gerekirken bu davalılara yönelik tescil isteminin reddi doğru olmamış, hükmün belirtilen sebeple bozulması uygun bulunmuştur…” gerekçesi ile karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
9. Dosya kendisine gönderilen Bakırköy 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.07.2014 tarihli ve 2014/225 E.,2014/355 K. sayılı kararı ile; Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin benzer bir olayda vermiş olduğu 20/07/2006 tarihli ve 2006/3461 E., 2006/4647 K. sayılı kararında müteahhit olan tarafın değil bunun dışında hisse satın alan kişilerin TMK 2 ve 3. maddeleri gereğince iyi niyetli sayıldığı, ayrıca bu kişilerin TMK’nın 1023. maddesi gereğince tapunun alenilik ilkesine güvenerek işbu dosyanın taraflarından olmayan İdris Bayır’dan hisse aldıkları, İdris Bayır’ın satın aldığı tarih ile sattığı tarih arasında 2 yıl kadar süre geçtiği, bu iki davalının iyi niyetli oldukları kabul edilerek önceki karar da direnilmesine, diğer davalılar ile ilgili verilen önceki karar zımnen kesinleşmiş olduğundan karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; adi yazılı kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca edimini yerine getirmeyen ve kaçak inşaat yapan yüklenicinin, arsa payını sattığı dava dışı kişiden pay temlik alan davalılar ... ve ... lehine TMK’nın 2, 3, 1023. maddelerinin uygulanma imkânı bulunup bulunmadığı, burada varılacak sonuca göre bu davalılara ait 4/120"er tapu paylarının iptaline karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
12. Dava, sözleşmenin feshi ile tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
13. Arsa payı karşılığı kat yapım sözleşmeleri, inşaat sözleşmelerinin bir türüdür. Bu sözleşmelerde genel olarak, müteahhit (yüklenici) kendi malzemesi ile yapacağı inşaattan bir bölümü arsa sahibine vermeyi yükümlenmesine karşılık, arsa sahibi de üzerinde inşaat yapılacak arsanın belli bir payını tapuda müteahhit adına intikal ettirmeyi taahhüt eder. Bu suretle, müteahhidin yapıp teslim edeceği daireler ve bağımsız bölümlerin bedel olarak karşılığı, arsa üzerinden verilecek pay ile aynî olarak ödenmektedir. Bu tür sözleşmelerde, müteahhidin arsa sahibine vereceği bağımsız bölüm veya bölümler, arsa sahibince tahsis edilecek arsa üzerinde yapılacak inşaattan olabileceği gibi, müteahhidin (yüklenicinin) bir başka yerdeki inşaatından da olabilir. Sözleşme bu özelliğine göre, müteahhit (yüklenici) yönünden inşaat yapmak yükümlülüğü, arsa sahibi yönünden ise, tapuda pay geçirim taahhüdünü içerdiğinden, inşaat yapma ve satış vaadi olarak karmaşık, iki tipli bir nitelik taşımaktadır (Kostakoğlu, C.:İçtihatlı İnşaat Hukuku ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmeleri, İstanbul, 2011, s.61).
14. Karma nitelik taşıyan arsa payı devri karşılığı inşaat yapım sözleşmelerinde arsa sahibi taşınmazdaki bir bölümün mülkiyetini yükleniciye geçirmek vaadinde bulunduğundan bu sözleşmenin resmî şekilde yapılması davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan ve somut uyuşmazlık bakımından dikkate alınması gereken 818 sayılı mülga Borçlar Kanunu’nun (BK) 213, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 706, Noterlik Kanunu"nun 60 ve 89.,Tapu Kanunu"nun 26. maddeleri gereğince geçerlilik koşuludur. Ancak,Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 30.09.1988 tarihli ve 1987/2 E., 1988/2 K. sayılı kararında belirtildiği gibi, bazı istisna hâllerin gerçekleşmesi durumunda, TMK’nın 2. maddesi gereğince zorunlu şekil koşuluna uygun şekilde yapılmayan kat karşılığı inşaat sözleşmesi de tarafları bağlayıcı nitelikte olabilmektedir. Öngörülen bu şekle uymaksızın imzalanan sözleşmelerin sonradan geçerlilik kazanması için ya tapuda pay devrinin yapılmış olması ya da ifanın tamamlanmış olması gerekir. Yine, şekil bakımından geçersiz olan bir kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre yapılan karşılıklı ve kısmi ifada da tarafların yaptıkları sözleşme ile bağlı oldukları kabul edilmelidir.
15. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi, tapulu taşınmazın veya tapulu taşınmaz payının devrini içermesi nedeniyle karşı tarafın kabulü yoksa tek taraflı olarak feshedilemez; feshe hâkim karar verir (Yavuz, N: Türk Borçlar Kanunu’na Göre Eser Ve Hizmet Sözleşmeleri, Ankara, 2011, s. 731).
16. Hukukumuzda, kişilerin satın aldığı şeylerin ileride kendilerinden alınabileceği endişesi taşımamaları, dolayısıyla toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle, satın alan kişinin iyi niyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir. Bir tanımlama yapmak gerekirse, iyi niyetten maksat "hakkın doğumuna engel olacak bir hususun, hak iktisap edilirken kusursuz olarak bilinmemesidir". Belirtilen ilke, TMK’nın 1023. maddesinde aynen "tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur" şeklinde yer almış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024. maddede; "Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz" biçiminde vurgulanmıştır. Ne var ki; tapulu taşınmazların intikallerinde, huzur ve güveni koruma, toplum düzenini sağlama uğruna, tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden, iktisapta bulunan kişinin iyi niyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır (Yavuz, s.775). Söz konusu kişinin gerçekten iyiniyetli olması sözleşme yaptığı tapu malikinin gerçek hak sahibi olduğuna inanması kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen gerçek hak sahibi olmadığını, tapu sicilinde yolsuzluk bulunduğunu bilmesinin imkânsız olması gerekir. Bu görüşten hareketle kötü niyet iddiasının defi değil itiraz olduğu, her zaman ileri sürülebileceği, mahkemece resen nazara alınacağı gerek 08.10.1991 tarihli ve 1990/4 E. 1991/13 K. sayılı inançları birleştirme kararında ve gerekse bilimsel görüşlerde ortaklaşa kabul edilmiş, benimsenen bu ilke Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23.05.2001 tarihli ve 2001/1-422 E., 2001/434 K. sayılı kararında da kapsamlı olarak açıklanmıştır.
17. Kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre inşaat yapan müteahhidin, yaptığı işin karşılığı olan arsa payını, BK’nın 364. maddesi hükmü doğrultusunda, kural olarak arsa sahibine verilmesi gereken dairelerin teslimi anında talep hakkı doğar. Ancak taraflar yasa hükmünün aksine, arsa payının devrine ilişkin özel koşullar kararlaştırabilir. Örneğin, üzerinde inşaat yapılacak arsanın müteahhide verilmesi öngörülen payının, peşinen devri kabul edilebileceği gibi, müteahhide isabet edecek bağımsız bölümlerin kat irtifaklı arsa paylarını, inşaatın belirli aşamalarında devri de kararlaştırılabilir (Kostakoğlu, s.927). İnşaatın tamamlanmasından önce müteahhide pay devri yapılması, inşaat yapımı sırasında müteahhide gerekli olan sermayenin sağlanarak işin bir an önce bitirilmesi amacını gütmektedir. Peşinen tapuda yapılan bu pay devri bir nevi avans niteliğindedir.
18. Kat karşılığı inşaat sözleşmeleri karşılıklı edimler içerdiğinden, yüklenicinin peşinen kendisine devredilen tapuya hak kazanabilmesi için sözleşmede açık bir hüküm bulunmadıkça kendi edimini yüklendiği özen borcu uyarınca kanuna, sözleşme hükümlerine fen ve sanat kurallarına uygun olarak ifa etmiş olması gerekmektedir. Eş söyleyişle yüklenici edimini tam olarak yerine getirdiğinde, kendi adına düşen bağımsız bölümlerin tescilini isteyebilecektir.Yükleniciden pay satın alan üçüncü kişiler de yüklenicinin halefi olduklarından ancak, yüklenici edimi tam olarak yerine getirip tapuyu almaya hak kazandığı takdirde hak sahibi olacaklardır. Nitekim yüklenici edimini yerine getirmediği takdirde arsa sahibine sözleşmenin feshi ile devredilen tapunun iptalini isteme hakkı doğmaktadır. Zira ani edimli türden olan eser sözleşmeleri kural olarak geriye etkili olarak sonuç doğurmaktadır (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 25.01.1984 tarihli ve 1983/3 E., 1984/1 K. sayılı kararında da kat karşılığı inşaat sözleşmelerinde yüklenicinin kendi kusuruyla işi muayyen bir zamanda bitirmeyerek temerrüde düşmesi hâlinde, uyuşmazlığın kural olarak BK’nın 106-108. maddeleri gereğince çözümlenmesi gerektiği, ancak olayın niteliği ve özelliği haklı gösteriyorsa TMK’nın 2. maddesi uyarınca sözleşmenin ileriye etkili sonuç doğuracağına karar vermek gerektiği belirtilmiştir).
19. İnşaatın kısa sürede tamamlanması amacıyla inşaatın başında bu sözleşme uyarınca tapuda devir yapılmasına rağmen, yüklenici edimini yerine getirmemesi nedeniyle sözleşmeden dönüldüğünde artık tapuda yapılan devrin sebebi ortadan kalkacak ve kayıt yolsuz tescile dönüşecektir. Avans niteliğindeki bu paylar, yüklenici temerrüde düştüğünde arsa sahibi tarafından geri istenebilir ve yüklenici ile bağımsız bölüm almak üzere sözleşme yapan üçüncü kişiler, tapuda yapılan devre rağmen bu payları arsa sahibine iade etmek zorundadır. Bu durumda üçüncü kişiler için TMK’nın 1023. maddesi uygulanamaz. Zira üçüncü kişiler yüklenicinin halefidir. Bu sözleşmenin arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine istinaden yapıldığını, yüklenici inşaatı tamamladığında bağımsız bölümü alabileceğini bilirler veya bilmeleri gerekir. Bu sebeple TMK’nın 1023 hükmünün uygulanması için aranan iyiniyet şartı, üçüncü kişi açısından gerçekleşmez Nitekim Anayasa Mahkemesi 2014/12321 başvuru numaralı ve 20.07.2017 tarihli kararında da bu durumda yükleniciden tapuda devir suretiyle pay alan üçüncü kişilerin mülkiyet haklarının ihlal edilmediğine karar vermiştir.
20. Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı ile davalı yüklenici ... arasında 16.05.1992 tarihli adi yazılı daire karşılığı inşaat sözleşmesi imzalanmıştır. Varlığı inkâr edilmeyen bu sözleşme gereğince davacının taşınmazdaki hissesi davalı yükleniciye 17.10.1994 tarihinde devir ve temlik edilerek sözleşme geçerli ve tarafları bağlayıcı hâle gelmiştir. Yüklenici tarafından taşınmaz üzerindeki paylar yapılan sözleşmeye özgülenerek üçüncü kişi olan davalılara devredilmiştir. Davacı tarafça yüklenicinin kaçak, ruhsatsız yapı yaptığı ve inşaatı yarım bıraktığı öne sürülerek sözleşmenin geriye etkili olarak feshi ve devredilen payların iptali talep edilmiş olup davalı yüklenici, rahatsızlığı sebebiyle inşaatı yarım bıraktığını belirtmiş, sözleşme konusu inşaatın kaçak, ruhsatsız olduğu ve yasal hâle getirilmesinin de mümkün bulunmadığı, ekonomik değerinin de bulunmadığı saptanmıştır. Yerel mahkemece, yüklenici edimini yerine getirmediğinden sözleşmenin feshinin gerektiği, yükleniciden pay alan üçüncü kişilerin yüklenicinin edimini yerine getirip getiremeyeceğini öngörmeleri gerektiğinden bu davalılar hakkında TMK’nın 1023. maddesine dayanılamayacağı, ancak davalı ... ve ...’in yüklenicinin payını devrettiği dava dışı İdris Bayır isimli kişiden hisseleri devraldıklarından TMK’nın 2., 3 ve 1023. maddesinin bu iki davalının lehine oluştuğu belirtilmiştir. Yüklenici sözleşmeye göre özgülenen payı dava dışı İdris Bayır’a 24.10.1994 tarihinde devretmiş, hisseler davalı ... ve ... tarafından 10.06.1996 tarihinde devralınmıştır. Bu iki davalının henüz inşaat aşamasındaki binadan sözleşmeye göre özgülenen bağımsız bölümü almak amacıyla pay aldığı olayları gelişim sürecinden açıkça anlaşılmaktadır. Yarım bırakılan bu inşaatla ilgili olarak çok basit bir incelemeyle dahi arsanın yükleniciye ait olmadığı anlaşılabilecek durumdadır. Zira henüz tamamlanmamış inşaatta pay satın alan bir kimsenin, inşaatı görmemesi, gerçek malikin ve satan kişinin kim olduğunu bilmemesi mümkün değildir. Eş söyleyişle bu iki davalı, araya dava dışı üçüncü kişi girse dahi alıcının, arsanın gerçekte yükleniciye ait olmadığını, kat karşılığı ona bu payın verildiğini, yüklenicinin edimini yerine getirmemesi hâlinde kendisine bırakılan bağımsız bölümler ve arsa paylarında hakkının doğmayacağını bilmekte ve bilebilecek durumda olduklarından arsa maliki tarafından avans olarak verilen arsa payının iptal edileceği riskini göze alarak tapuyu devralmaktadır. Hakkında iyiniyet iddiası ileri sürülemeyeceği gibi TMK’nın 1023.maddesinin de uygulanma olanağı bulunmamaktadır. Sözleşme yüklenicinin edimini yerine getirmemesi nedeniyle geriye etkili olarak feshedildiğinden, mahkemece davalılar ... ve ..."e ait 4/120"er tapu paylarının da iptaline karar verilmesi gerekmektedir.
IV. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana iadesine, aynı Kanun’un 440. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 21.01.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Makaleler | Avukat Uğur Azap Antalya Hukuk Ofisi
-
Cumhurbaşkanına hakaretMadde 299- (1) Cumhurbaşkanına hakaret eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.(2) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/35 md.) Suçun alenen işlenmesi hâlinde, verilecek ceza altıda biri oranında artırılır.(3) Bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlıdır.
-
Kamuya gerekli şeylerin yokluğuna neden olmaMadde 238- (1) Taahhüt ettiği işi yerine getirmeyerek, kamu kurum ve kuruluşları veya kamu hizmeti veya genel bir felaketin önlenmesi için zorunlu eşya veya besinlerin ortadan kalkmasına veya önemli ölçüde azalmasına neden olan kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis ve bin güne kadar adlî para cezası verilir.
-
Anayasayı ihlalMadde 309- (1) Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs edenler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılırlar.(2) Bu suçun işlenmesi sırasında başka suçların işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ilgili... +Devamını oku
-
Yaralama Suçları ve Cezaları: Türk Ceza Hukukuna Göre Detaylı İncelemeYaralama suçları, Türk Ceza Kanunu (TCK) kapsamında bireylerin vücut bütünlüğünü koruma altına alan önemli suç tiplerinden biridir. Bu suçlar, failin mağdura fiziksel zarar vermesi sonucunda ortaya çıkmaktadır. Türk hukuk sisteminde, yaralama suçları basit ve nitelikli olmak üzere iki ana kategoride ele alınmaktadır. İşte TCK'... +Devamını oku
-
Karşılıklılık koşuluCeza kanunu Madde 343- (1) Bu bölümde yazılı hükümlerin uygulanması, karşılıklılık koşuluna bağlıdır.
-
Kıt'a sahanlığında veya münhasır ekonomik bölgedeki sabit platformların işgaliMadde 224- (1) Kıt'a sahanlığında veya münhasır ekonomik bölgede kurulmuş sabit bir platformu cebir veya tehdit kullanarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla ele geçiren, zapteden veya kontrolü altına alan kişi, beş yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.(2) Bu suçun işlenmesi sırasında kişilerin... +Devamını oku
-
Karşılıklılık koşuluCeza kanunu Madde 343- (1) Bu bölümde yazılı hükümlerin uygulanması, karşılıklılık koşuluna bağlıdır.
-
Koruma, Gözetim, Yardım veya Bildirim Yükümlülüğünün İhlâliTerkCeza kanunu Madde 97- (1) Yaşı veya hastalığı dolayısıyla kendini idare edemeyecek durumda olan ve bu nedenle koruma ve gözetim yükümlülüğü altında bulunan bir kimseyi kendi haline terk eden kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.(2) Terk dolayısıyla mağdur bir hastalığa yakalanmış, yaralanmış veya ölmüşse,... +Devamını oku
-
Yaralama Suçları ve Cezaları: Türk Ceza Hukukuna Göre Detaylı İncelemeYaralama suçları, Türk Ceza Kanunu (TCK) kapsamında bireylerin vücut bütünlüğünü koruma altına alan önemli suç tiplerinden biridir. Bu suçlar, failin mağdura fiziksel zarar vermesi sonucunda ortaya çıkmaktadır. Türk hukuk sisteminde, yaralama suçları basit ve nitelikli olmak üzere iki ana kategoride ele alınmaktadır. İşte TCK'... +Devamını oku
-
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2018/240 Esas 2020/43 Karar Sayılı İlamıHukuk Genel KuruluEsas No: 2018/240Karar No: 2020/43Karar Tarihi: 21.01.2020Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2018/240 Esas 2020/43 Karar Sayılı İlamıHukuk Genel Kurulu 2018/240 E. , 2020/43 K."İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi1. Taraflar arasındaki “sözleşmenin feshi, tapu iptal ve... +Devamını oku
-
Devlet sırlarından yararlanma, Devlet hizmetlerinde sadakatsizlik Suçu Ceza Kanunu Maddesi ve CezasıDevlet sırlarından yararlanma, Devlet hizmetlerinde sadakatsizlikMadde 333- (1) Görevi dolayısıyla öğrendiği ve Devletin güvenliğinin gizli kalmasını gerektirdiği fenni keşif veya yeni buluşları veya sınai yenilikleri kendisinin veya başkasının yararına kullanan veya kullanılmasını sağlayan kişi, beş yıldan on yıla kadar hapis ve üçbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.(2) Fiil,... +Devamını oku
-
Dolandırıcılık Madde 157(1) Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişiye bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası verilir.Nitelikli dolandırıcılık Madde 158(1) Dolandırıcılık suçunun;a) Dinî inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle,b) Kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durum... +Devamını oku
-
Uluslararası casuslukMadde 331- (1) Yabancı bir devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri, diğer bir yabancı devlet lehine siyasal veya askerî casusluk maksadıyla temin eden vatandaşa veya bunu Türkiye'de temin etmiş bulunan yabancıya bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası verilir.
-
Kamuya gerekli şeylerin yokluğuna neden olmaMadde 238- (1) Taahhüt ettiği işi yerine getirmeyerek, kamu kurum ve kuruluşları veya kamu hizmeti veya genel bir felaketin önlenmesi için zorunlu eşya veya besinlerin ortadan kalkmasına veya önemli ölçüde azalmasına neden olan kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis ve bin güne kadar adlî para cezası verilir.
-
Şerefe Karşı Suçlar Türk Ceza KanunuHakaretTCK Madde 125(1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden (...)50 veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç... +Devamını oku
-
Kamu Güvenine Karşı SuçlarParada sahtecilikMadde 197- (1) Memlekette veya yabancı ülkelerde kanunen tedavülde bulunan parayı, sahte olarak üreten, ülkeye sokan, nakleden, muhafaza eden veya tedavüle koyan kişi, iki yıldan oniki yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.(2) Sahte parayı bilerek kabul eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile... +Devamını oku
-
Başkası yerine ceza infaz kurumuna veya tutukevine girmeMadde 291- (1) Kendisini, bir hükümlünün veya tutuklunun yerine koyarak ceza infaz kurumuna veya tutukevine giren kimseye altı aydan iki yıla kadar hapis cezası verilir.
-
Çocukların cinsel istismarıTCK Madde 103(Değişik: 18/6/2014-6545/59 md.)(1) (Yeniden düzenlenen birinci ve ikinci cümle: 24/11/2016-6763/13 md.) Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. (Ek cümle: 24/11/2016-6763/13 md... +Devamını oku
-
Davaların birleştirilerek açılmasıMADDE 9(1) Bağlantılı suçlardan her biri değişik mahkemelerin görevine giriyorsa, bunlar hakkında birleştirilmek suretiyle yüksek görevli mahkemede dava açılabilir.Görülmekte olan davaların birleştirilmesi ve ayrılmasıMADDE 10(1) Kovuşturma evresinin her aşamasında, bağlantılı ceza davalarının birleştirilmesine veya ayrılmasına yüksek görevli mahkemece karar... +Devamını oku
-
Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetine karşı silâhlı isyanMadde 313- (1) Halkı, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetine karşı silahlı bir isyana tahrik eden kimseye onbeş yıldan yirmi yıla kadar hapis cezası verilir. İsyan gerçekleştiğinde, tahrik eden kişi hakkında yirmi yıldan yirmibeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.(2) Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetine karşı silahlı isyanı idare eden kişi, ağırlaştırılmış... +Devamını oku
-
Yasaklanan bilgilerin casusluk maksadıyla teminiCeza kanunu Madde 335- (1) Yetkili makamların kanun ve düzenleyici işlemlere göre açıklanmasını yasakladığı ve niteliği bakımından gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla temin eden kimseye sekiz yıldan oniki yıla kadar hapis cezası verilir.(2) Fiil, Türkiye ile savaş halinde bulunan bir devletin yararına işlenmiş... +Devamını oku
-
DilencilikMadde 229- (1) Çocukları, beden veya ruh bakımından kendini idare edemeyecek durumda bulunan kimseleri dilencilikte araç olarak kullanan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.(2) Bu suçun üçüncü derece dahil kan veya kayın hısımları ya da eş tarafından işlenmesi halinde verilecek ceza yarı oranında artırılır.(3) Bu suçun örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmiş... +Devamını oku
-
Hükümlü veya tutukluların ayaklanmasıMadde 296- (1) Hükümlü veya tutukluların toplu olarak ayaklanması halinde, her biri hakkında altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Hükümlü veya tutuklu sayısının üçten fazla olmaması halinde, bu suçtan dolayı cezaya hükmedilmez.(2) Ayaklanma sırasında başka suçların işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlara ilişkin hükümlere göre cezaya hükmolunur.
-
Madde 81- (1) Bir insanı kasten öldüren kişi, müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.Nitelikli hallerMadde 82- (1) Kasten öldürme suçunun;a) Tasarlayarak,b) Canavarca hisle veya eziyet çektirerek,c) Yangın, su baskını, tahrip, batırma veya bombalama ya da nükleer, biyolojik veya kimyasal silah kullanmak suretiyle,d) Üstsoy veya altsoydan birine ya da eş, boşandığı eş veya kardeşe karşı,e) Çocuğa... +Devamını oku
-
Kanunlara uymamaya tahrikMadde 217- (1) Halkı kanunlara uymamaya alenen tahrik eden kişi, tahrikin kamu barışını bozmaya elverişli olması halinde, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.
-
Aile Düzenine Karşı SuçlarKötü muameleMadde 232- (1) Aynı konutta birlikte yaşadığı kişilerden birine karşı kötü muamelede bulunan kimse, iki aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.(2) İdaresi altında bulunan veya büyütmek, okutmak, bakmak, muhafaza etmek veya bir meslek veya sanat öğretmekle yükümlü olduğu kişi üzerinde, sahibi bulunduğu terbiye hakkından doğan disiplin yetkisini... +Devamını oku
-
Yaralama Suçları ve Cezaları: Türk Ceza Hukukuna Göre Detaylı İncelemeYaralama suçları, Türk Ceza Kanunu (TCK) kapsamında bireylerin vücut bütünlüğünü koruma altına alan önemli suç tiplerinden biridir. Bu suçlar, failin mağdura fiziksel zarar vermesi sonucunda ortaya çıkmaktadır. Türk hukuk sisteminde, yaralama suçları basit ve nitelikli olmak üzere iki ana kategoride ele alınmaktadır. İşte TCK'... +Devamını oku
-
Çocukların Cinsel İstismarı Suçu: Türk Ceza Hukuku Bakımından Bir İncelemeÇocukların cinsel istismarı suçu, Türk Ceza Kanunu’nda 5237 sayılı Kanun’un 103. maddesinde düzenlenmiş olup, çocuğun cinsel dokunulmazlığını korumayı amaçlamaktadır. TCK madde 103/1 uyarınca, on sekiz yaşını doldurmamış bireylere yönelik cinsel davranışlar, failin rızaya dayalı olup olmadığına bakılmaksızın... +Devamını oku
-
Ses veya görüntülerin kayda alınmasıMadde 286- (1) Soruşturma ve kovuşturma işlemleri sırasındaki ses veya görüntüleri yetkisiz olarak kayda alan veya nakleden kişi, altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
-
Devlete karşı savaşa tahrikMadde 304- (1) Türkiye Cumhuriyeti Devletine karşı savaş açması veya hasmane hareketlerde bulunması için yabancı devlet yetkililerini tahrik eden veya bu amaca yönelik olarak yabancı devlet yetkilileri ile işbirliği yapan kişi, on yıldan yirmi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (Mülga ikinci cümle: 29/6/2005 – 5377/37 md.)(2) Bu madde uygulamasında, Türkiye... +Devamını oku
-
Göçmen Kaçakçılığı ve İnsan TicaretiGöçmen kaçakçılığıCeza kanunu Madde 79- (1) Doğrudan doğruya veya dolaylı olarak maddi menfaat elde etmek maksadıyla, yasal olmayan yollardan;a) Bir yabancıyı ülkeye sokan veya ülkede kalmasına imkan sağlayan,b) Türk vatandaşı veya yabancının yurt dışına çıkmasına imkan sağlayan,Kişi, beş yıldan sekiz yıla kadar hapis ve bin günden onbin güne kadar adlî para... +Devamını oku
-
Ceza Kanunu Nitelikli dolandırıcılık Madde 158(1) Dolandırıcılık suçunun;a) Dinî inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle,b) Kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durum veya zor şartlardan yararlanmak suretiyle,c) Kişinin algılama yeteneğinin zayıflığından yararlanmak suretiyle,d) Kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasi parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin... +Devamını oku
-
TAKSİRLE ÖLÜME SEBEBİYET VERME SUÇU VE TÜRK CEZA HUKUKUNDAKİ DÜZENLEMESİ1. GirişTaksirle ölüme sebebiyet verme suçu, Türk Ceza Hukuku’nda dikkat çeken ve uygulamada oldukça sık karşılaşılan bir suç tipidir. Bu suç tipi genellikle trafik kazaları, iş kazaları, ihmali davranışlar veya öngörülebilir tehlikelerin dikkate alınmaması gibi durumlar sonucunda meydana gelmektedir. Türk Ceza Kanunu, suçun... +Devamını oku
-
Ceza Kanunu Nitelikli dolandırıcılık Madde 158(1) Dolandırıcılık suçunun;a) Dinî inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle,b) Kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durum veya zor şartlardan yararlanmak suretiyle,c) Kişinin algılama yeteneğinin zayıflığından yararlanmak suretiyle,d) Kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasi parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin... +Devamını oku
-
Geniş bağlantı sebebiyle birleştirmeMADDE 11(1) Mahkeme, bakmakta olduğu birden çok dava arasında bağlantı görürse, bu bağlantı 8 inci maddede gösterilen türden olmasa bile, birlikte bakmak ve hükme bağlamak üzere bu davaların birleştirilmesine karar verebilir.
-
Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı SuçlarAnayasayı ihlalMadde 309- (1) Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs edenler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılırlar.(2) Bu suçun işlenmesi sırasında başka suçların... +Devamını oku
-
Yasama organına karşı suçMadde 311- (1) Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs edenler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılırlar.(2) Bu suçun işlenmesi sırasında başka suçların işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ilgili hükümlere göre... +Devamını oku
-
Denetim görevinin ihmaliMadde 251- (1) Zimmet veya irtikap suçunun işlenmesine kasten göz yuman denetimle yükümlü kamu görevlisi, işlenen suçun müşterek faili olarak sorumlu tutulur.(2) Denetim görevini ihmal ederek, zimmet veya irtikap suçunun işlenmesine imkan sağlayan kamu görevlisi, üç aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
-
Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı SuçlarHaberleşmenin gizliliğini ihlalMadde 132( 1) Kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu gizlilik ihlali haberleşme içeriklerinin kaydı suretiyle gerçekleşirse, verilecek ceza bir kat artırılır.(2) Kişiler arasındaki haberleşme içeriklerini hukuka aykırı olarak ifşa... +Devamını oku
-
Seferberlikle ilgili görevin ihmaliMadde 324- (1) Sulh zamanında seferberlikle ilgili görevlerini ihmal eden veya geciktiren kamu görevlisine altı aydan üç yıla kadar hapis cezası verilir.
-
Cinsel tacizCeza kanunu Madde 105- (1) Bir kimseyi cinsel amaçlı olarak taciz eden kişi hakkında, mağdurun şikayeti üzerine, üç aydan iki yıla kadar hapis cezasına veya adlî para cezasına fiilin çocuğa karşı işlenmesi hâlinde altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.(2) (Değişik: 18/6/2014-6545/61 md.) Suçun;a) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin ya da aile içi ilişkinin sağladığı... +Devamını oku
-
Yalan tanıklıkMadde 272- (1) Hukuka aykırı bir fiil nedeniyle başlatılan bir soruşturma kapsamında tanık dinlemeye yetkili kişi veya kurul önünde gerçeğe aykırı olarak tanıklık yapan kimseye, dört aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir.(2) Mahkeme huzurunda ya da yemin ettirerek tanık dinlemeye kanunen yetkili kişi veya kurul önünde gerçeğe aykırı olarak tanıklık yapan kimseye bir yıldan üç... +Devamını oku
-
Türk Ceza Hukukunda Dolandırıcılık Suçu ve TCK 157. Madde Kapsamında Cezai SorumlulukTürk Ceza Hukukunda Dolandırıcılık Suçu Kavramına GirişDolandırıcılık suçu, Türk Ceza Kanunu'nda malvarlığına karşı işlenen suçlar arasında düzenlenmiştir.Bu suç, failin hileli davranışlarla mağduru aldatarak onun veya başkasının zararına menfaat sağlamasını içerir.TCK'nın 157. maddesi, basit dolandırıcılık... +Devamını oku
-
Göçmen Kaçakçılığı Suçu: Türk Ceza Hukuku Açısından DeğerlendirmeGöçmen kaçakçılığı suçu, Türk Ceza Kanunu’nun “Millete ve Devlete Karşı Suçlar” başlıklı dördüncü kısmının “Göçmen Kaçakçılığı ve İnsan Ticareti” başlıklı altıncı bölümünde, madde 79’da düzenlenmiştir.TCK m.79/1’e göre, “doğrudan veya dolaylı olarak, maddi bir menfaat elde etmek maksadıyla, yabancı bir kimsenin ülkeye yasa dışı... +Devamını oku
-
Neticesi sebebiyle ağırlaşmış işkenceCeza kanunu Madde 95- (1) İşkence fiilleri, mağdurun;a) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına,b) Konuşmasında sürekli zorluğa,c) Yüzünde sabit ize,d) Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma,e) Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun vaktinden önce doğmasına,Neden olmuşsa, yukarıdaki Ceza kanunu Maddeye göre belirlenen ceza,... +Devamını oku
-
Halkı askerlikten soğutmaMadde 318- (1) (Değişik: 11/4/2013-6459/13 md.) Askerlik hizmetini yapanları firara sevk edecek veya askerlik hizmetine katılacak olanları bu hizmeti yapmaktan vazgeçirecek şekilde teşvik veya telkinde bulunanlara altı aydan iki yıla kadar hapis cezası verilir.(2) Fiil, basın ve yayın yolu ile işlenirse ceza yarısı oranında artırılır.
-
Devletin Egemenlik Alametlerine ve Organlarının Saygınlığına Karşı SuçlarCumhurbaşkanına hakaretMadde 299- (1) Cumhurbaşkanına hakaret eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.(2) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/35 md.) Suçun alenen işlenmesi hâlinde, verilecek ceza altıda biri oranında artırılır.(3) Bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlıdır.... +Devamını oku
-
Kumar oynanması için yer ve imkan sağlama[1] Madde 228- (1) Kumar oynanması için yer ve imkan sağlayan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve iki yüz günden aşağı olmamak üzere adlî para cezası ile cezalandırılır.[2](2) Çocukların kumar oynaması için yer ve imkan sağlanması halinde, verilecek ceza bir katı oranında artırılır.(3) (Ek: 15/8/2017-KHK-694/139 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7078/134 md... +Devamını oku
-
Seferberlikle ilgili görevin ihmaliMadde 324- (1) Sulh zamanında seferberlikle ilgili görevlerini ihmal eden veya geciktiren kamu görevlisine altı aydan üç yıla kadar hapis cezası verilir.
-
Kamu görevinin usulsüz olarak üstlenilmesi Madde 262(1) Bir kamu görevini, kanun ve nizamlara aykırı olarak yerine getirmeye teşebbüs eden veya terk emri kendisine bildirilmiş olduğu halde görevi sürdüren kimseye üç aydan iki yıla kadar hapis cezası verilir.
-
Hükümlü veya tutukluların ayaklanmasıMadde 296- (1) Hükümlü veya tutukluların toplu olarak ayaklanması halinde, her biri hakkında altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Hükümlü veya tutuklu sayısının üçten fazla olmaması halinde, bu suçtan dolayı cezaya hükmedilmez.(2) Ayaklanma sırasında başka suçların işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlara ilişkin hükümlere göre cezaya hükmolunur.